Anahtar Kelimeler: değer, değer eğitimi, değer bilinçlendirme, değer analizi, duyuşsal eğitim
Özet / Abstract
Son birkaç yıldır Türk Eğitim Sistemi değer eğitimine ağırlık vermeye başlamıştır. Öğrencilerin bilişsel olduğu kadar duyuşsal davranışlarına da ağırlık vermeyi hedefleyen bu eğitim bakanlık veya il ve ilçe müdürlükleri tarafından okullara birtakım değerler verilerek, öğrencilere kazandırılmaları beklenmektedir. Okullar çeşitli etkinliklerle öğrencilere değer kazandırdıklarını düşünmektedirler. Oysa öğrencilerin davranışlarına bakıldığında öğrencilerin değer edinme konusunda pek başarılı olmadıkları görülmektedir. Değer eğitimi yaklaşımları genellikle değeri aktarma yoluyla kazandırmayı hedeflemektedir. Ancak genel olarak, şu veya bu nedenle değer eğitimi başarılı olamamaktadır. Bu başarısızlığı göz önünde tutarak, Değer Bilinçlendirme (önceden, Değer Boyutlandırma) Yaklaşımı geliştirilmiştir. Bu yaklaşıma göre, insanların değer eğitiminde a) değerin ne olduğunu “iyi” bilmedikleri, b) davranışlarındaki değerin farkında olmadıkları, c) değeri hedeflemedikleri ve d) değeri kendileri için öngörmekte isteksiz oldukları görülmektedir. Bu sorunlara karşılık olarak dört basamaktan oluşan bir değer eğitimi yaklaşımı geliştirilmiştir. Şimdiye kadar özellikle Değer Analizi adını taşıyan birinci basamakla ilgili uygulamalar yapılmıştır.
Değer ve değer eğitimi bir süredir hem bilim adamlarını, hem de eğitimcileri meşgul etmiş bir konudur. Akademik anlamda psikologlardan ilahiyatçılara, antropologlardan iktisatçılara kadar birçok alan değer konusuna ilgi duymuştur. Değer ilgi çekici bir konudur, çünkü insanların davranışlarını kestirmeye ve bazan da değiştirmeye çalışan bilim dalları, tabii ki davranışın ardında yatan neden, daha doğrusu etken olarak görülen bir kavramı incelemeyi yararlı bulmaktadırlar. Her bilim dalı kendi açısından değere yaklaşmakta ve değer anlayış ve sınıflamaları geliştirmektedir.
Değer: Tanımı
Değer kavramı tanımlanması zor kavramlardan biridir. Bloom ve arkadaşlarının (Bloom, 1956) sınıflamalarından sonra, bilişsel davranış olarak adlandırılan bilgiler bile belirlenebilir ve tanımlanabilirken, duyuşsal davranışların (Krathwohl, Bloom, & Massia, 1964) önemli bir kısmını oluşturan değer kavramı nispeten belirsiz ve tanım konusunda bulanık kalmaya devam etmektedir. Bunun temel nedenlerinden biri konunun somut göstergelerinin bulunmaması olmakla birlikte, diğer bir önemli neden de insanların değer kavramına verdikleri değerdir. İnsanlar değer dediklerinde ulvi, yüce, kapsamlı, “büyük” bir şeyleri kastetmektedirler. İnsanlara değer kavramının oldukça basit düzeyde tanımlanabileceği söylendiğinde, insanlar şaşırmakta ve “olur mu ya? Değer çok önemli, dolayısıyla çok büyük (?) bir şey” gibi tepkiler alınmaktadır.
Değer en alışılmış şekil ile, “davranışların ardındaki yönlendirici ilke” olarak tanımlanmaktadır (Değer, değerlendirme, değer biçme, değerleme gibi ilgili kavramlarla ilgili olarak bkz. Bacanlı, 2011.) Ancak bu tanım sadece psikolojide kullanıldığı şekliyle değeri tanımlamakta, söz gelimi matematiksel değeri göz ardı etmektedir. Burada, “nesnenin tercih edilirliği veya nesneye atfedilen seçilirlik” olarak tanımlanmaktadır. Bir nesnenin diğerlerinden farklı ve seçilebilir olarak farklı bir değer alması onun değerini oluşturur. Diğerlerinden herhangi bir farkı olmayan ve diğerlerinden seçilemeyen nesnelerin değeri yoktur. Değerli olan diğerlerinden farklı olandır.
Değer “bir nesnenin başka nesnelerden farkı veya üstünlüğünü ifade eden (gösteren) özellik” şeklinde tanımlanabilir. Bu tanım matematikten psikolojiye tüm değer kavramlarının ortak özelliğidir. Matematikte X’e 5 değerini verdiğinizde, X’i diğerlerinden ayırt edilebilir hale getirmiş olursunuz. Dolayısıyla 3,4 veya 6 değerini alan X’lerden farklı bir yere yerleştirmiş olursunuz. Benzer şekilde ekonomide bir şeye 50 TL değer biçtiğinizde onu diğer nesnelerden ayırmış olursunuz. Değeri belirtilmemiş bir nesne diğerlerinden ayırt edilemez. Diğerlerinden ayırt edilebilen nesneler genellikle daha değerli görülür. El sanatları bu yüzden fabrikasyondan daha değerlidir. Fabrikasyonda tek tek nesnelerin özel ve özgün bir değeri yoktur. Diğer benzerleri ne kadar değerli ise, tekil nesne de o kadar değerlidir. Bu anlamda fabrikasyon değerin zıddıdır.
Psikoloji açısından değer
Psikolojik olarak ele alındığında “bir kişinin bir nesneye başka nesnelerden farklı veya üstün davranmasına yol açan psikolojik özellik”; sosyolojik olarak ele alındığında “bir toplumun bir nesneye başka nesnelerden farklı veya üstün olarak davranmasını sağlayan yapı” olarak tanımlanabilir. Dolayısıyla, psikolojide değerden söz ettiğimizde, bir nesneye kişinin farklı değer vermesini ifade etmeye çalışıyoruz demektir. Söz gelimi paraya değer veren kişi, parayı diğer elde edebileceklerinden farklı olarak düşünmektedir. Farklı kelimesi önemlidir, çünkü duyuşsal bir özellik olarak değer, fark etme ile başlar. Eğer bir nesneye farklı değer verip onu diğerlerinden ayırdıysanız, onu tercih etmeye başlamışsınız demektir. Bu da onun değer olduğunu ifade eder.
Değerin büyüklüğü veya önemi, o nesneyle ilgili davranışların kapsamını ifade eder. Büyük bir değerden söz ettiğinizde, birçok davranışı yönlendirmeye başlayan bir tercihten söz ediyorsunuz demektir. Bilişsiz bir duyuş olmayacağı için fark edilir hale gelen bir şey, önce bilinmiş olur, sonra da duyuşsal nitelik kazanır. Bu durum tersinden okunduğunda şöyle denebilir: bir biliş eninde sonunda duyuşsal bir nitelik kazanır. Dolayısıyla bildiğimiz, öğrendiğimiz her şeyle ilgili bir duyuşsal tepki geliştiririz (Bacanlı, 2006). Bir açıdan bu durum semantik diferansiyel yaklaşımının (Osgood, Suci, & Tannenbaum, 1957) doğurgusudur. Bilindiği gibi bu yaklaşıma göre, insan zihnindeki her şey Beğenirlik, Etkinlik ve Güç boyutlarında bir değer alarak yer alır. Değer ile ilgili olan byut Beğenirlik boyutudur. Kişi zihinsel bir yapıyı bir ölçüde beğenilir bulur. Bu Beğenirlik kişinin yapı ile ilgili yapmış olduğu bir değer-lendirmedir. Dolayısıyla Beğenirlik boyutu, her bilişin duyuşsal bir yük edineceğinin bir göstergesidir. Sonuç olarak denebilir ki, her bilişin bir duyuşu, her duyuşun bir bilişi vardır.
Değer insanların davranışlarına yön veren ilke olarak görülmektedir. Dolayısıyla, değeri tutum, eğilim, ihtiyaç, davranış, yönelim, duygu, inanç gibi çeşitli kavramlarla ilişkilendirmek mümkündür.
Değer sınıflamaları
Değer çeşitli şekillerde sınıflanabilir. Bu sınıflamalardan genellikle sosyologların tercih ettikleri sınıflama değeri ekonomik, kültürel, sanatsal, vb. sınıflamaktır. Değer hangi alandaki özelliğe dayanıyorsa, öyle değer olarak tanımlanır. Toplumla ilgili olan değer toplumsal, ekonomi ile ilgili değer ekonomik, sanat ile ilgili olan değer sanatsal, din ile ilgili değer dini, kültür ile ilgili olan değer de kültürel değer olarak adlandırılır.
Değerin ilişkisi olduğu kurumlar arasında en güçlü kurum dindir. Din adamları genellikle değer eğitimini üstlenme eğilimindedirler. Din eğitimi ile değer eğitimini çoğu zaman ayırmak zordur. Din ile değerin ilişkisi kaynaklık değil, dayanaklık ilişkisidir. Din değerlerin kaynağı gibi algılanırsa da, değerler birçok şeyden kaynaklanabilirler, din bunlardan sadece biri olabilir. Oysa, din değerlerin önemli bir dayanağıdır. Her ne kadar değerler önemli ise de, insanların değerleri benimsemeleri ve davranışa dökmeleri için bir ödüle, dayanağa ihtiyaçları olabilir. Bazıları insanlık, bazıları devlet, bazıları toplum, bazıları cennet / cehennem için değerlere sahip olduklarını iddia ederler. Ama insan bilişsel olarak kendini ikna edebilmek için neden bulma süreçlerine sahiptir. En basitinden Freud’un rasyonalizasyon savunma mekanizması, bir adım ilerisinde Fritz Heider’ın bilişsel çelişki kuramı insanın davranışları için ne gibi mekanizmalara sahip olduklarını (Aronson, 1995) göstermektedir.
Değer eğitimi
Türk Eğitim Sistemi bir süredir değer eğitimi yapılmasını benimsemiştir. Milli Eğitim Bakanlığı okullarda değer eğitimi yapılmasını öngörmekte ve bunu sağladığını düşünmektedir (Bkz. http://mebk12.meb.gov.tr/meb_iys…/24015229_deerlereitimiynergesi.pdf). Aslında değer eğitimi, özel olarak yapılmasa bile, gizli müfredat tarafından zaten yapılagelen bir uygulamadır (Bacanlı, 2007). Başka bir ifadeyle, resmen değer eğitimi verilmesi planlanmamış olsa bile, öğrenciler okulda değerler edinmektedirler (Seetharam, 2001). Okul bu değerleri açıkça belirlemediği zaman, doğal olarak gizli müfredat yoluyla değer eğitimi gerçekleşmektedir.
Eğitim sistemi değer eğitimi vermeye başlamakla birlikte, hem program düzeyinde, hem öğretmen düzeyinde, hem de sistem düzeyinde hazırlıksız başlandığı ve sürdürüldüğü için, değer eğitimi istenen sonucu vermemektedir (Bacanlı, 2013). Piyasada birçok değer eğitim programı ve etkinliği bulunmasına rağmen, öğrencilerde istenen sonuçlar elde edilememektedir. Bu durumun nedenleri bir yana, sonuçları önemlidir. Bu sonuçlara bakıldığında değer eğitimini eksiklikleri daha kolay görülebilmektedir. Değer Bilinçlendirme (Bacanlı, 2014, Bacanlı & Dombaycı, 2012) bu amaçla geliştirilmiş bir yaklaşımdır.
Değer eğitimi ile ilgili sorunlar
Değer eğitiminde dört sorunla sıklıkla karşılaşılmaktadır:
1. Kişiler değerin ne olduğu konusunda net bir anlayışa sahip değillerdir. Kişilerin zihninde değer var görünmektedir, ancak sorulduğunda o değerin ne olduğu ve davranışı nasıl yönlendirdiği söylenememektedir. Söz gelimi “saygı nedir” diye sorulduğunda, kişilerin cevapları davranışları yönlendirmeye değil, uzak durmaya yönelik cevaplar alınmaktadır. Özgürlük deyince kişiler başıboşluğu anlamakta, adalet deyince kendilerinin ön planda olduğu bir eşitlik anlayışından söz etmektedirler.
2. Kişiler davranışlarında bulunan değerlerin farkında değillerdir. Başka bir ifadeyle kişilerin davranışları ile değerleri (bilinçleri) arasında tutarlık bulunmamaktadır. Kişi değer vermediğini söylediği şeyler için birçok şeyi feda edebilmektedir. Söz gelimi kişi paraya değer vermediğini söylemekte, ama para kazanmak için beklenen-beklenmeyen birçok davranış gösterebilmektedir.
3. Kişiler değerlerini kendileri ve dünya için ideal olarak ortaya koyamamaktadır. Kendilerine sorulduğunda bir değere sahip olduklarını belirtmektedirler, ancak gerek kendileri gerekse dünya için bu değerlerin kullanışlı olmadığını düşünmektedirler. Söz gelimi dürüst olmanın değerine inanmaktadırlar, ama hem kendileri, hem de dünya için dürüstlüğün kullanışlı olmadığını düşünmektedirler. Bunun iki türü ile karşılaşılmaktadır: kişi kendi değerlerinin gerçekçi olmadığını düşünmekte veya herkesin farklı değerlere sahip olabileceğini düşündüğü için kendi değerlerini ortaya koyamamakta, savunamamaktadır.
4. Kişiler bir değere sahip görünmekte, ancak o değeri sadece başkalarını yargılamak için kullanmaktadırlar. Değerin hangi durumlarda geçersiz olacağını kendisi bilmekte, ancak başkalarına böyle bir “hak” tanımamaktadır. Söz gelimi dürüstlüğü değer olarak görmekte, ancak kendisi zaman zaman dürüst davranmamakta ve zaten bu gibi durumlarda dürüst olunamayacağını belirtmektedir. Ancak başkaları dürüst davranmadığında onları ayıplamaktadır, dürüst olmamakla suçlamaktadır.
Değer Bilinçlendirme yaklaşımı bu eksiklikleri gidermeyi amaçlayan bir değer eğitimi öngörmektedir. Kişilerin değerlerinin açık bir anlayışına sahip oldukları, davranışları ile değerleri arasında tutarlık sahibi oldukları, değerlerini kendileri ve dünya için ideal olarak öngörebildikleri ve hem kendileri hem de başkaları için aynı değerleri amaçladıkları bir değer eğitimi Değer Bilinçlendirme yaklaşımının amacıdır.
Değer bilinçlendirmenin önerileri
Değer Bilinçlendirme yaklaşımı her sorunla ilgili olarak şu önerilerde bulunmaktadır:
1. Değer Analizi: Kişilerin değerlerinin daha çok farkında olmalarını sağlamaya yöneliktir. Bu amaçla geliştirilen etkinliklerle bireyler değerlerini netleştirmektedirler. Değer Analizi, alışılmış yaklaşımlar içinde değer açıklama yaklaşımına yakın bir yaklaşımdır. Bir değer empoze etmekten çok, kişilerin istedikleri değere sahip olabileceklerini, ancak sahip oldukları değeri açıkça ortaya koyabilmelerini öngörmektedir. Yaygın kullanılan örneği Değer Örümceği (anaokulu ve ilk sınıflar için Değer Böceği) etkinliğidir.
2. Değer Sorgulama: Bireylerin davranışlarında ortaya çıkan değerlerini sorgulamalarını ve açıklığa kavuşturmalarını amaçlamaktadır. Bu etkinliklerle bireyler davranışları ile değerleri arasında tutarlığa kavuşmaktadırlar. Yaygın kullanılan örneği Değer Aynası etkinliğidir.
3. Değer Konumlandırma: Kişilerin sahip olduklarını düşündükleri değerleri kendileri ve dünya için ideal olarak öngörmelerini sağlamaya yönelik etkinlikler içermektedir. Yaygın olarak kullanılan örneği Değer Metresi etkinliğidir.
4. Değer Özneleştirme: Kişilerin kendileri ve başkaları için aynı ölçüleri ve değerleri kullanmalarını amaçlar. Değer Göreliliği etkinliği bu boyutun yaygın etkinliğidir.
Tüm boyutlar için Değer Kadranı etkinliği gibi etkinlikler kullanılabilmektedir.
Değer örümceği
Değer Örümceği etkinliği iki dönemden beri İstanbul’da Değerler Eğitim Merkezi’nde başarıyla uygulanmaktadır. Bu uygulamalar değer eğitimi ile ilgilenen eğitimcileri Değer Analizi konusunda eğitmeyi amaçlamaktadır. Katılımcılar dersten önceki ve sonraki düşüncelerini ortaya koydukları çalışmalarda ele alınan değer ile ilgili değer örümceği hazırlamaktadırlar. Değer Örümceği etkinliğinde ele alınan değer için temel bazı sorulara cevap bulunmaya çalışılmaktadır:
1. Değerin tanımı
2. Değerin açıklaması, ilgili kavramlardan farkı veya benzerlikleri
3. Değerin kişi veya nesnesi
4. Değerin ortaya çıktığı ortamlar
5. Değerin öncesi ve sonrasında olanlar ve gerekenler
6. Daha önemli ve önemsiz olan değerler
7. Değerin ortaya konduğu davranışlar
8. Davranışın ilişkili olduğu değerler
9. Değerin kişiye kazandırdıkları
10. Değerin kaybettirdikleri
11. Değer amaç değer midir, araç değer mi?
12. Değerin zıddı sayılabilecek değerler var mıdır?
Bu soruların öncelikle cevaplarının arandığı Değer Örümceği uygulamalarının standart uygulamasının yanısıra iki farklı versiyonu bulunmaktadır. Birinci versiyonu Değer Böceği adını taşımaktadır ve Okulöncesi eğitimde anasınıfı ve ilkokul ilk iki sınıfı için kullanılabilir. Bu uygulamada Değer Örümceğinin 8 sorusu yerine, daha kısa olan 4 soru (Kişi / nesne, ortam, davranış ve kazandırdıkları) kullanılmaktadır. Değer Örümceğinin diğer bir versiyonunda Değer Örümceği tablosu kullanılmaktadır ve bu tablo bir grupla eğitim ve tartışma ortamında paylaşılır. Eğitici daha önceden hazırlanmış olan tabloyu kullanarak bir eğitim gerçekleştirir.
Sonuç
Gerek Değer Örümceği, gerekse diğer Değer Bilinçlendirme etkinlikleri katılımcıların zihinlerinde değerler konusunda bir açıklık ve bilinçlilik hali kazandırmaktadır. Değer Bilinçlendirme yaklaşımı kullanışlı bir değer eğitimi yaklaşımı olarak kullanılabilir durumdadır. Genel olarak değer eğitimi uygulamalarında görülen amaç-etkinlik uyuşmazlığı gibi durumlar Değer Bilinçlendirme yaklaşımında bulunmamaktadır. Bu da Değer Bilinçlendirmenin diğer bir üstünlüğüdür. Değer Bilinçlendirme yaklaşımı değer eğitiminde, etkinlikleriyle etkili, önemli ve kullanışlı bir yaklaşımdır.
KAYNAKÇA
Aronson, E. (1995). Toplumsal Hayvan. (T. Aykul, Çev.) İzmir: Us Yayınları.
Bacanlı, H. (2006). Duyuşsal Davranış Eğitimi. Ankara: Nobel Yay.
Bacanlı, H. (2007). Gizli Müfredatın Bir İçeriği Olarak Şiddet. Eğitime Bakış(9), s. 5-9.
Bacanlı, H. (2011). Değer değer midir? Eğitime Bakış(19), s. 18-21.
Bacanlı, H. (2013). Değer eğitimi: Sorular ve sorunlar. Gelenekten Geleceğe, 1(3), s. 43-55.
Bacanlı, H. (2014). Değer eğitim modeli olarak Değer Boyutlandırma Yaklaşımı. Milli Eğitim Sempozyumu, 3-4 Mayıs. Ankara.
Bacanlı, H., & Dombaycı, M. (2012). Değer Eğitiminde Değer Boyutlandırma Yaklaşımı. II. Uluslararası Değerler ve Eğitimi Sempozyumu, 16-18 Kasım. İstanbul.
Bloom, B. S. (1956). Taxonomy of Educational Objectives – Book 1: Cognitive Domain. New York: Teachers College.
Krathwohl, D. R., Bloom, B. S., & Massia, B. B. (1964). Taxonomy of Educational Objectives – The Classification of Educational Goals – Handbook 2: Affective Domain . New York: Longman.
Osgood, C. E., Suci, G., & Tannenbaum, P. (1957). The measurement of meaning . Urbana, IL: University of Illinois Press.
Seetharam, A. R. (2001). Value education: Content and process. Journal of Value Education, 1(1). 9 18, 2006 tarihinde http://www.ncert.nic.in/sites/publication/vechap2.htm adresinden alındı
Müəllif :
Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanı, professor Hasan Bacanlı